Neyse ki debriyaj sadece kalkışlar için gerekli: Bir kez harekete geçtiğinde vitesler debriyajsız ve direksiyonun ardındaki kolları kullanarak değiştirilebiliyor. Kulaklarınızın hemen arkasında çalışan Renault motoru en küçük bir ses izolasyonu olmadığından aşırı gürültülü. Yani kulak tıkaçlarınız olmazsa ilk viraja sağır olarak girmeniz işten bile değil. Asıl güç 5000 d/d’de gelirken, 7000 d/d’de her şey bitiyor. Yani safkan bir yarış motoru. İlk virajdan cesaret gösterisi zamanı. Ancak aşırıya kaçmak da mümkün. Çünkü bu Praga bir “aerodinamik otomobil” yani yeterli yere bastırma kuvveti oluşturabilmek için sürekli hızlı gitmeniz gerekiyor.
Bir tarafta hisleriniz “fren yap” diye, diğer tarafta ise mantığınız “gaza bas” diye bağırıyor. Bunun sonu iyi olamaz! Ancak Praga asfaltı resmen emiyor ve en hızlı aşılan tümseklere bile neredeyse yapışıyor. En küçük direksiyon komutları bile hassas yönlendirmeler olarak geri dönüyor. “Uçmadan” atılan birkaç turun ardından R1’e güvenmeyi ve keyif almayı öğreniyorsunuz. Bu hafif yarışçının nasıl olup da “eğlence vergisine” tabi olmadığını anlayamıyorsunuz. Fren noktaları sürekli virajlara doğru ileri kayıyor. Slick lastikler ABS olmamasına rağmen bloke olmuyor. Ölçüm turunda kronometre 2:13,02 dakikayı gösteriyor. Yani Praga Audi’den 12 sn daha hızlı.